9 Ocak 2011 Pazar

İlk Adımlar (yazarlık)



Hoşgeldiniz arkadaşlar. Buraya uğradığınıza göre oyun dünyası ile yakından ilgilisinizdir. Hatta belki işi biraz abartıp profesyonel bir oyuncu, bir yazar ya da bir oyun yapımcısı olmak istiyorsunuz. Benim amacım size elimden geldiği kadar yardım etmektir. Sakın öyle çok şey bildiğimi sanmayın, sadece bu konularda okuduğum birçok yazı var ve biraz da tecrübeye sahibim. Şimdi siz de hazırsanız ve iyice gaza gelmişseniz gazınız tükenmeden kısa yoldan nasıl oyun dünyasına giriş yapabilirsiniz ondan bahsedelim.

Giriş

“Kısa yoldan oyun dünyasına giriş” dedim de sakın yanlış anlamayın, iki günde profesyonel yazar ya da oyun geliştiricisi olmayacaksınız. Sadece ne ile uğraştığınız konusunda bir fikir edineceksiniz. Bunu yaparken de belki yazarlığın veya oyun yapımcılığının size göre olmadığını keşfedersiniz, belki de hayatınızın amacının bu olduğuna karar verirsiniz. Dilerseniz ilk olarak yazarlıktan bahsetmek istiyorum.

Ulan Gece Gündüz Oyun Oynayarak Para Kazanoyorsunuz Haa!

Evet, sanırım oyun yazarlarının en sık duydukları cümlelerden bir tanesi bu olsa gerek. Birçok genç de sadece çok oyun oynadığı için oyun eleştirmenliğinin ona göre olduğunu düşünür. Tabi çok oyun oynamış olmak bu iş için gerekli bir kriter ancak birçoğunun atladığı kısım “yazı” kısmı.
İşte ilk tavsiye, profesyonel bir oyun yazarı olmak istiyorsanız dil bilgisi derslerini iyi dinleyin. Bundan daha önemli bir şey varsa o da bol bol kompozisyon yazmanız. Temel dil bilgisi kurallarını öğrenmeniz bir iki haftanızı alacaktır ancak akıcı, anlaşılır ve sade bir dille yazı yazmayı öğrenmek için bolca pratiğe ihtiyacınız var. Bu noktada eleştirilere de açık olmalısınız. Hatalarınızı görmezden gelirseniz kendinizi geliştiremezsiniz. Yazmanın yanı sıra bol bol okumayı da ihmal etmeyin. Okumaktan kastım sadece dergiler değil tabi, kitapların ve çeşitli makalelerin yazı yeteneğinizi (ve aslında daha da önemlisi kendinizi) geliştirirken size çok yardımı olacaktır. Ayrıca oyunlarda sık sık popüler eserlere göndermeler ve onlardan alıntılar yapılır. Bunları yakalamanız incelemelerinizi zenginleştirecek ve okunması daha zevkli hale getirecektir. Aynı şey filmler için de geçerli tabi.
Dil bilgisi kurallarının yanı sıra dikkat etmeniz gereken bir başka nokta yazının fanboyluktan uzak olması. Bu hem oyunun kötü hem de iyi yanlarını anlatırken geçerli. Kendimden örnek vereyim, şahsen God of War oyunlarını bir türlü sevemedim, sarmadı. İlk oyunu genel kültür olsun diye oynadım. İkincisinin başında da neredeyse uyuya kalıyordum. Bir tek Ghost of Sparta'yı oynarken zevk aldım diyebilirim. Bana sorarsanız oyunda adam akıllı bir senaryo falan da yok (ki en çok buna dikkat ederim oyunlarda) ama eğer bunları bir incelemeye yazarsam ve on üzerinden dört ya da beş gibi bir not verirsem bir ton küfür yemekle kalırım. Neredeyse bütün dünyanın beğendiği bir oyunu kötülemenin bir manası yok. Bunun gibi zevkinize hitab etmeyen oyunların kötü incelemelerini yazmaktansa hiç yazmayın daha iyi (mesela ben genel olarak spor oyunlarını da sevmiyorum ama bu onların kötü olduğunu göstermez).
Bunların yanı sıra incelenecek bir oyunun hakkını vermelisiniz. On dakika oynayarak bir oyun konusunda en fazla ufak bir fikir sahibi olursunuz. Oyunun bütün eksi ve artılarını görmek için hiç olmazsa bir kez bitirmeniz iyi olacaktır.
Bu konuda son bir şey söylemek istiyorum, mutlaka kurallara uymanız gerekmiyor tabi ki. İnsanlar aynı formatta yazılmış yazıları okumaktan bir süre sonra sıkılacaklardır ama unutmayın ki bir kuralı çiğneyecekseniz önce onu öğrenmelisiniz, ancak öğrendikten sonra onun gerekliliğini tartışabilirsiniz.

Ben Yazımı Yazdım Ki!

Tamam, yazınızı yazdınız, hatalarınızı düzelttiniz, arkadaşlarınıza okuttunuz ve onlar çok beğendi. Tabi ki inceleme yazısını sadece arkadaşlarınıza okutmak için yazmamışsınızdır. Eserinizi daha geniş kitlelere ulaştırmak için ne yapmalısınız? Tabi ki internete koymalısınız! Asıl soru nereye. Bu konudaki tavsiyem paylaşım forumlarına koymamanız. Paylaşım forumlarının size kazandıracağı tek şey “emeğine sağlık aga” gibi “teşekkür” mesajları ve +rep olacaktır. Oysa siz bir profesyonel yazar olmak istiyorsunuz. Bunun için daha ciddi bir şeyler yapmalısınız. İşe bir blog açarak başlayabilirsiniz. Google'a “bedava blog” yazmanız yeterli olacaktır. Karşınıza birçok bedava blog sitesi çıkacaktır.
İkinci seçenek bir oyun sitesi kurmak ya da varolan bir siteye yazı göndermek. Tabi TRGamer ya da Merlinin Kazanı gibi siteler başvurunuzu kabul etmeyebilir, onların zaten güzel kadroları var. Bunun yerine biraz daha mütevazi olun ve başka siteler bulmaya çalışın. Hiç olmadı ufak bir araştırma ve bir haftalık çalışma ile kendi sitenizi açabilirsiniz.
Üçüncü seçenek de benim şahsi tercihim incelemeleri Oyungezer'in sitesine yollamak. Hem yukarıda anlattıklarımdan daha kolay olacaktır, hem de bu sayede çok daha geniş kitlelere ulaşabilirsiniz. Benim yaptığım da buydu, kısa bir süre sonra birkaç yerden (tabi hepsi amatör sitelerdi) teklif geldi (ulan reklam gibi oldu ya, kendimi o saçma ekzersiz aletlerin reklamlarında oynuyormuş gibi hissettim :P).

Son Olarak

Evet, benim tecrübelerim bu noktada bitiyor sanırım. Gördüğünüz gibi yazarlık yapmak o kadar da kolay bir iş değil. Hem ciddi bir yerde çalışacak olursanız yazılarınızı yetiştirmeniz gereken bir tarih, belki de karakter sınırı olacaktır. Ha bir de söylemeyi unuttum, oyun dünyasının her işinde olduğu gibi yazarlıkta da başarılı olmak istiyorsanız bunu sevgi ile yapmalısınız. Bir sonraki yazıya kadar kendinize iyi bakın.

1 yorum: